Gürcistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan Rotası 5
-Dönüş Bölümü-
08.08.2018 (22. Gün)
Jaslıg (Özbekistan) – Atırav (Kazakistan)
Sabah yine 8:00 gibi zar zor uyanıp, yola çıktım. 160 km. gidip Kazak sınırına geldim. Tabii yol yine çöl yolu ve bozuk, sağda solda yine benzinlik yok. Sınıra geldim ama yine yakıt yok, orda polislere sordum bilmiyorum dedi, orda su satan biri bekle dedi ben getirteyim. Telefon açtı bir yere 5 dk. Sonra bisikletli bir çocuk 10 lt. benzinle çıkageldi. Tabii litresi yine 700 somdan. Mecbur aldık yakıtı, içinde ne olduğunu bile bilmiyoruz fakat yapacak bir şey yok. Sınırı sorunsuz bir şekilde geçtim. Çok da uzun sürmedi.
Sınırdan Beyneu’ya kadar yol resmen berbattı, 80 km.lik bir yolu üç saatte geçebildim. Beyneu’dan Atırav’a kadar yol fena değildi. Artık dönüşe geçtiğimden bir yere uğramadım. Zaten çöldesin çok da görecek bir yer yok. Toplamda bugün 750 km. yaparak gece 23:00 gibi Atırav’da bir otelde kaldım.
09.08.2018 (23. Gün)
Atırav (Kazakistan) – Kochubey (Dağıstan, Rusya)
Sabah erkenden katlım motorumu hazırlayıp yakıtımı fulledim. Jaslıg’dan beri beni takip eden karabulutlar sonunda yağmura döndü, hemen yağmurluklarımı giydim. Yola öyle devam ettim.
350 km. sürdükten sonra Rusya sınırına geldim. İlk başlarda yol güzeldi ama sınır yoluna saptıkça yollar berbat olmaya başladı. Özellikle son 90 km.si tam anlamıyla berbattı. İçim dışıma çıktı, bu taraflarda sınır yolları genelde böyle. Sınıra saptığınız an berbat olan yol daha da berbat oluyor. Hoplaya zıplaya sınıra geldim. Kazak sınırını sorunsuzca geçip, Rus sınırına geldim. Beni yine burada da 2,5 saat beklettiler. Yine sorguya aldılar, saçma sapan sorular burada da geldi. Hem hastayım, hem yorgun bir de bu olunca sinir katsayım yükseldi. Bir süre sonra tamam dediler, geçebilirsiniz. Aklıam gelen bütün şiirleri okudum.
Aklımda nedense Volgagrad kalmış. Mahaçkale’ye döneceğime, Volgagrad’a doğru döndüm. Tabela da yazan Волгоград yazısını gördükçe saptım. Bir süre sonra, deniz görmem gerekir derken neden nehir görüyorum acaba diye düşündüm. Durup haritaya baktım ki, yanlış gittiğimi gördüm. Meğer 110 km. içeri girmişim. Napalım derken dönmeye karar verdim. (Dönmez olaydım)
Yol değişik olsun bari diyerek aynı yolu geri döndüm, Dağıstan’a doğru sürmeye başladım. Rus sınırından içeri girer girmez yollar güzelleşti. Yine irili ufaklı gölleri manzarasında, nehir kenarlarından yolculuğa devam ettim.
Astrahan Bölgesinde bulunan Promyslovka’ya kadar yol acayip keyifliydi. Duble yolun keyfini çıkara çıkara giderken, yol çalışması çıktı. Mecburen tali yola girdim, şimdi biter derken yol hepten kötüleşti. Bu yol yaklaşık 40 km. olmasına rağmen tam iki saatte geçebildim. Yol yok zaten, kum üzerinde gidiyorsunuz. Bir de arabalar, kamyonlar gidince tozdan gözükmüyor yol zaten. Bata çıka, zar zor asfalta geldim. Burası Kalmukya diye bir bölge.
Buradan sonra gece yolu biraz daha karıştırdım galiba, yol 140 km. gözükürken 220 km. yol yaptım. Herhalde bir yay çizdim.
Gece saat:1:00 gibi Dağıstan sınırına geldim. Sınırda pasaport ve araç kontrolü olduğundan mecburen yavaşladım, yavşlar yavaşlamaz bir sağdan bir solda iki tane Kangal kadar köpek saldırdı. Bir iki hoşt desem kaçar herhalde derken, biri sağ ayağımdan kaptığı gibi ısırdı. Hem ısırıp hem çekince köpeğe doğru motorla beraber düştüm. Hemen polisler gelip köpekleri çekti. Şerefsiz köpek tam da botumdan ısırmış. Botu delmiş ama ayağıma gelmedi Allah’tan. Halbuki daha bu sabah üç küçük köpek yavrusuna bisküvilerimi vermiştim
Gece 02:30 gibi Kochubey diye bir yere geldim. Hotel aradım ama bulamadım. 1 km. daha gidecek halim olmadığından orda bir tır parkında bulunan mescit de kaldım. Tabii çadır malzemelerim olmadığından kamp da kuramadım. Burası Müslüman bölge olduğundan sabaha kadar namaz için gelenlerden doğru dürüst uyuyamadım. Sabah namazına kadar 2 ya da üç saat uyumuşum. Toplamda 970 km. yol yaptığımdan epey yorulmuşum.
10.08.2018 (24. Gün)
Kochubey (Dağıstan, Rusya) – Hopa
Sabah 6:00 gibi mecburen kalktıktan sonra, tır parkında kahvaltımı yaptım. Hazırlanıp yola çıktım. Normalde buraları da detaylı gezecektim ama vakit yetmediğin mecburen çok hızlı geçmek durumunda kaldım.
Yol kenarında durup bir fotoğraf çektim, motora bindim tam “ula bu Ruslara helal olsun, hiç ceza yemedim. Burayı bari cezasız geçiyoru” daha ağzımdan “m” harfi çıkmadan bir siren sesiyle irkildim. Pat diye arkamda polis arabası belirdi. Sanki yerden çıktılar. Neyse sağa çektim. Araç kamerasını açtı, sollanmaz yerde sollamışım. “Yağmur yağıyordu, yağmurluklarımı giymek için kuru bir yer arıyordum” falan desem de kabul etmediler. 10 bin ruble cezası varmış. Baktım bunlarda gözümün içine bakıyorlar, dedim tamam bunlarda rüşvetçi. 5 bin rubleden kapı açtılar, 2 bin rubleye bağladık, zar zor. Para veriyorum ama almıyor, “la noluyo” falan derken, göz işareti le koltuğa bırak git diyor, araçta araç içi kamera da varmış. Parayı koyar koymaz basıp gittiler.
Polisler gittikten sonra yağmur epey hızlandı. Vladivkavkaz’a kadar gidip, orada hem yemek yedim, hem de üzerimi giydim. Yola devam ettim.
Saat 12:30 gibi Gürcü sınırına geldim. Rus tarafında polis tarafından beklemedim ama benim girdiğim sıra acayip yavaş ilerledi. 1,5 saat kadar 8 araç olmasına rağmen bekledim. Sınırı geçip, Gürcü sınırına geldim. Yazın yediğim hurmalar, kışın k.çımı tırmalar hesabı, ilk Gürcüye girişimizde yaptımadığımız trafik sigortası yüzünden yediğimiz 100 lari ceza bir şamar gibi yüzümde patladı. Ne kadar salağa yatsam da, memur ödememi istedi. 100 lari de olmuş 41 dolar. Hemen ordaki bankaya gidip ödedim. Kur yüzünden bankacı memurla da atıştık, bağırdı çağırdım. Normalde sakin biriyimdir. 100 dolar verip, cezayı kesip üzerini Lari olarak vermesini söyledim. Tamam dedi. Larileri verdi, dedim 100 dolar kaç lari yapıyor, bana hala kalan larileri veriyor. Epey mücadeleden sonra bir kağıda yazıp verdi. Heh dedim iki saattiri bunu istiyorum senden.
Sınırı geçtim, Stepantsminda’ya geldim. Yolda çok ıslandığımdan epey üşüdüm, hava da 7 derece falandı. Hemen bir kafeye gidip, yemek yiyip çay içtikten sonra. Önce burada kalayım dedim. Hava durumuna bakınca yarının daha da yağışlı ve soğuk olduğunu görünce yola devam edeyim, aşağıda bir yerlerde kalırım dedim.
Aşağıya indikçe hava yavaş yavaş ısınmaya başladı, Tiflis, Batum arasındaki otobana da girince, şurda kalırım burada kalırım derken bir de baktım ki Türkiye sınır kapısına gelmişim. Hemen Hopa’ya geçip, sahilde bir otele yerleştim. 900 km. lik yorgunluktan sonra kafayı koyar koymaz günü kapadım.
11.08.2018 (25. Gün)
Hopa – Sakarya
Sabah erkenden kalkıp, yola devam ettim. Giresun/Bulancak’ta akrabalarımız ziyaret ettikten sonra yine devam ettim. Gece saat 1:00 gibi gözlerim kapanmaya başlayınca, yol kenarında sabah ezanına kadar kestirdim. Ezandan sonra kalkıp yola devam ettim. Sabah saat 8:00 gibi nihayet eve ulaştım.